2020-2021 eğitim öğretim yılı 31 ağustosta başlayacak.
Matematik dersi sınıf ortamında işlenecek ama tarih, coğrafya gibi dersler uzaktan eğitim şeklinde olacak.
Görüldüğü gibi matematik önemli bir ders ve özel bir ders. Bu sebeple atamalarda kontenjan dağılımında pozitif ayrımcılığı hak ediyor.
Maddeler halinde görüşlerimi paylaşmak isterim.
- Sınıflar ikiye bölünecek yani 40 kişilik bir sınıftan iki tane 20 kişilik sınıf oluşturulacak. Yani beş tane 9. sınıf olan bir okulda on tane 9. sınıf olacak. Matematik öğretmeni hepsinde sınıf ortamında ders yapacak.
- Diğer yandan tarih öğretmeni bu beş tane 9. sınıfa uzaktan eğitim yapacak, gerekirse tüm sınıflara aynı anda uzaktan ders yapabilir.
- Görüldüğü üzere matematik öğretmenlerinde ders yükü artışı olacak.
- Özverili çalışması beklenen branşlarda pozitif ayrımcılık olması gerekir.
- Kadroların gençleştirilmesi bu tip salgınlarda önemlidir.
Üniversite sınavlarında başarı hep matematik netleri ile ölçülür.
Matematik öğretmeleri gerek önümüzdeki yıl veya daha sonraki yıllarda bu tip salgınlar oldukça en çok ders yüküne sahip branş olacaktır.
Bu sebeple ihtiyaçlar ” ücretli öğretmen” yerine, kadrolu öğretmenler ile doldurulmalıdır.
Ders yükü artacak olan ve sınıf sayısı artacak olan matematik dersleri için atamalarda matematik branşına pozitif ayrımcılık yapılması gerekir.
Bunlar benim kişisel görüşlerim olsa da belli bir mantık süzgecinden geçirmeye özen gösterdim.
Tüm gönlümüzden salgının bir an önce bitmesini hem kendimiz için hem sevdiklerimiz için istiyoruz.
Ama maalesef salgın eğitim öğretim süreçlerini tüm şiddetiyle etkileyecek gibi duruyor.
MEB bakanlığının okulları 31 ağustosta açma kararı ve sınıfları ikişye bölme kararları doğrultusunda görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Umarım benim bu aklıma gelenler Ankara’dakilerin de aklına gelecektir.